Kripto Varlık Hesaplarına Bloke Koyulması Hukuken Mümkün Mü?

Son yıllarda kripto varlıkların popülaritesinin artmasıyla birlikte; işbu dijital varlıklar üzerindeki hukuki düzenlemeler ve yaptırımlar da çok daha büyük anlam ve önem kazanır olmuşlardır. Kripto varlıkların geleneksel para birimlerinden farklı olarak merkeziyetsiz bir yapıya sahip olması hem onları geleneksel finansal sistemlerden ayırırken hem de bu bağlamda hukuki ve mali düzenlemelerde eksikliklerin mevcut olduğunu da gün yüzüne çıkarmaktadır.

Kripto varlık hesaplarına bloke koyulması çeşitli hukuki sorunlara ve tartışmalara neden olmaktadır. Bu makale, genel itibariyle kripto varlık hesaplarına bloke koyulmasının hukuken mümkün olup olmadığını tartışacak ve örnek emsal kararlar üzerinden hukuki bir değerlendirme yapmayı hedeflemektedir.

1. Kripto Varlık ve Hukuki Durumu

Kripto varlıklar, blockchain teknolojisi üzerinde işlem gören dijital varlıklar olup merkezi bir otorite tarafından denetlenmezler. Bu durum ise kripto varlıkların geleneksel finansal sistemler ile olan ilişkisini karmaşık hale getirmektedir Türkiye’de kripto varlık kullanımı 2013 yılında başlayan bir süreç ile artmaya başlamışsa da bu bağlamda hukuki bir çerçevenin oluşumu yalnızca 2021 yılında belirli bir düzeye gelebilmiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 2021 yılında kripto varlıkların ödemelerde kullanılmasını yasaklayan düzenlemesi, kripto varlıkların denetimi konusunda atılan önemli adımlardan biridir; ancak işbu düzenleme yalnızca ödeme aracılığıyla kullanılan kripto varlıklardan ibarettir. 26.06.2024 tarihinde ise Kripto Varlıklara dair ilk regülasyon çalışmalarımızın sonucu olan Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nda kripto varlıklara ve hizmet sağlayıcılarına dair daha çok detaylara yer verilmiştir.

2. Kripto Varlık Hesaplarına Bloke Koyulması Hukuki Olarak Mümkün Müdür?

Kripto varlık hesaplarına bloke koyulması; özellikle suç gelirlerinin aklanması, kara para aklama (AML), terörün finansmanı ve dolandırıcılık gibi suçların önlenmesi amacıyla gündeme gelmektedir. Türkiye’deki mevcut düzenlemelere göre; geleneksel bankacılık ve finans sistemlerinde suçlu faaliyetlere karışan hesaplar üzerinde bloke işlemi uygulanması mümkündür. Ancak, kripto varlıkların merkeziyetsiz doğası bu tür müdahalelerin uygulanmasını zorlaştıracağını düşündürmekte ise de Kripto varlık hesaplarına blokaj koyulması genellikle aşağıdaki durumlar çerçevesinde hukuken tartışılabilir: 26.06.2024 tarihinde Kripto Varlıklara dair ilk regülasyon çalışmalarımızın sonucu olan Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunu’nda da 110/A maddesinde tanımlanan suç bakımından, 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinde yer alan elkoyma ve 133 üncü maddesinde yer alan şirket yönetimi için kayyım tayini tedbirlerine ilişkin hükümler uygulanabilir.” denilmektedir.

a. Mahkeme Kararı ile Bloke Uygulaması

CMK m.128’de ise Soruşturma veya Kovuşturma konusu suçun işlendiğine ve bu suçlardan elde edildiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebebi bulunan hallerde, şüpheli veya sanığa ait;

-Taşınmazlara,

-Kara, deniz veya hava ulaşım araçlarına,

-Banka veya diğer malî kurumlardaki her türlü hesaba,

-Gerçek veya tüzel kişiler nezdindeki her türlü hak ve alacaklara,

-Kıymetli evraka,

-Ortağı bulunduğu şirketteki ortaklık paylarına,

-Kiralık kasa mevcutlarına,

-Diğer malvarlığı değerlerine el konulabilir şeklindedir.

    Kripto varlıklar, dijital bir değer birimi oldukları için bir nevi sanal malvarlığı olarak kabul edilebilir niteliktedir. Ki  Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununda,kripto varlıklar “dijital ağlar üzerinden dağıtımı yapılan ve değer veya hak ifade edebilen gayri maddi varlıklar” olarak tanımlanmaktadır.

     İlgili Kanunun 6. Maddesinde de “ Bu hesaplarda bakiyesi yer alan müşterilerle ilgili tedbir, haciz ve benzeri her türlü idari ve adli talepler münhasıran ilgili yatırım kuruluşuna bildirilir ve yatırım kuruluşu tarafından yerine getirilir” denilmektedir. Haricen çok açık bir şekilde de “110/A maddesinde tanımlanan suç bakımından, 5271 sayılı Kanunun 128 inci maddesinde yer alan elkoyma ve 133 üncü maddesinde yer alan şirket yönetimi için kayyım tayini tedbirlerine ilişkin hükümler uygulanabilir.” ifadesine yer verilmesi ile hukuken bloke işlemlerinin gerçekleştirilmesi mümkündür. Bu bağlamda da eğer bir kişi; dolandırıcılık, kara para aklama, vergi kaçakçılığı gibi suçlarla şüpheli olarak ortaya çıkarsa ve bu suçlarla bağlantılı olarak dijital varlıklar (kripto varlıklar) tespit edilir ise  CMK’nın 128. maddesi çerçevesinde bu tür varlıklara el konulabilir veya bloke edilebilir olduğu görüleceği üzere hukuken açıkça mümkündür.

    5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 17. maddesine göre de suç gelirlerini aklama ve terörizm finansmanı suçunun işlendiğine dair kuvvetli şüphenin bulunması halinde şüphelinin mal varlığına el konulabilirliği çok açıktır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de Cumhuriyet savcısı da el koyma kararı verebilmektedir; ancak Cumhuriyet savcılığınca verilen el koyma kararı en geç dört saat içinde hâkim onayından geçmelidir.

    b. Kripto Hizmet Sağlayıcılarının Zorunlulukları

    Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları, Türk Hukuku’nda tam anlamıyla bir finansal kuruluş gibi değerlendirilmemişse de Kripto Hizmet Sağlayıcıları, bankalar ve diğer mali kuruluşlar gibi hukuken belirli düzenlemelere uymak zorundadırlar. Örneğin; Kara para aklama ile mücadeleye yönelik önlemler (AML) kapsamında; kripto hizmet sağlayıcıları şüpheli işlemleri raporlama, devamlı bilgi vermenin yanı sıra adli mercilere gerektiğinde bilgi ve belge verme yükümlülüğü altındadırlar. Eğer, bir kripto varlık hesabı şüpheli işlemler ile ilişkilendirilmişse kripto hizmet sağlayıcıları yönetimi yasal zorunluluklar çerçevesinde hesaplara blokaj koyabilmektedirler. 5549 Sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunda “Yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılmaya teşebbüs edilen ya da hâlihazırda devam eden işlemleri, işleme konu malvarlığının aklama veya terörün finansmanı suçu ile ilişkili olduğuna dair şüphe bulunması üzerine; Başkanlıkça şüpheyi teyit etmek, işlemi analiz etmek ya da gerekli görüldüğünde analiz sonuçlarını yetkili makamlara intikal ettirmek amacıyla yedi iş günü süreyle askıya almaya veya bu işlemlerin aynı süreyle gerçekleşmesine izin vermemeye Bakan yetkilidir” ifadesi de yer almaktadır. Bu çerçeve ile  özellikle dijital varlıklar ve kripto varlıkların kara para aklama ve terörün finansmanı gibi suçlar ile ilişkili olabileceği durumları denetlenmesi amaçlanmaktadır.  Şüpheli işlemler 7 iş günü süreyle askıya alınabilir ve  bu süre zarfında ise işbu işlemler ile ilgili detaylı analizler yapılarak, şüphelerin doğruluğu değerlendirilmektedir. MASAK, bu tür işlemleri daha ileri düzeyde inceleyebildiği gibi yetkili güvenlik veyahut adli makamlar ile işbirliği yaparak da gerekli adımları da atabilmektedir. Eğer işlemle ilgili terörün finansmanı veya kara para aklama gibi suçlarla ilişkili bir durum tespit edilir ise işbu durumun ivedilikle yetkili makamlara intikal ettirilmesi de sağlanmaktadır.

      Kripto hizmet sağlayıcıları da işlemlerin güvenilir, şeffaf, etkin, istikrarlı, adil, dürüst ve rekabetçi bir şekilde gerçekleşmesinin sağlanması ve piyasa bozucu nitelikte eylem ve işlemlerin tespit edilmesi, önlenmesi ve tekrarlanmaması amacıyla emir ve işlem esaslarını belirlemeleri gerekmektedir. Bu esaslara yönelik olarak ise kripto hizmet sağlayıcıları bünyelerinde gerekli gözetim sistemlerini kurarak her türlü önleyici tedbirleri almaları gerekmektedir. Bu çerçevede Platformlar;  gerçekleştirilen piyasa bozucu nitelikte eylem ve işlemlere ilişkin olarak tespitleri yapmak, bu nitelikteki eylem ve işlemleri gerçekleştiren hesapların kısıtlanması, durdurulması ve kapatılması dâhil olmak üzere gerekli tedbirleri almak ve ulaşılan tespitleri rapora bağlayarak Sermaye Piyasası Kuruluna bildirmekle de yükümlüdürler.

    c. Vergi Suçları ve Yasal Blokaj

    Vergi ödemelerinin yapılmaması durumunda, vergi dairesi veya diğer ilgili otoriteler tarafından kripto varlık hesaplarına bloke konulması talep edilebilir. Kripto varlık sahiplerinin vergi yükümlülüklerini yerine getirmemeleri durumunda devletin mevcut düzenlemeler çerçevesinde bu hesaplara el koyması mümkün olabilmektedir.

    3. Emsal Kararlarla Kripto Varlık Hesaplarına Bloke Koyulması

    Türk yargısı kripto varlık hesaplarına bloke koyulmasıyla ilgili olarak henüz yerleşik bir içtihat oluşturmuş değildir; ancak benzer olaylarda yargı, hukuki denetimin belirli kurallar çerçevesinde yapılmasını talep etmektedir. Türkiye’deki bazı emsal davalar üzerinden örnekler verilebilir:

    a. Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcıları Üzerinden Hesap Blokajı

    Bir emsal davada, bir kişi hakkında kara para aklama suçlamasıyla kripto varlık hizmet sağlayıcısına başvurulmuş ve hizmet sağlayıcısı şüpheli işlemler nedeni ile ilgili kişinin hesabını geçici olarak dondurmuştur. Mahkeme ise kripto hizmet sağlayıcılarının bahsi geçen işlemde hukuki bir yükümlülük yerine getirdiğine dair karar vermiştir. Bu durum ise kripto hizmet sağlayıcılarının kara para aklama gibi suçlarla mücadele amacıyla hesaplara bloke koyma yetkisini kullanabileceğini gösterir niteliktedir.

    b. Yabancı Ülkelerdeki Kararların İncelenmesi

    Bazı ülkelerde örneğin; ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde kripto varlık hesaplarına bloke koyulması konusu daha net bir şekilde düzenlenmiştir. ABD’de Mali Suçları Uygulama Ağı (FinCEN), kripto varlık borsalarının ve aracılarının kara para aklama ile mücadele yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini belirten bir dizi düzenleme getirmiştir. Benzer şekilde AB ülkelerinde de AML direktiflerine uygun olarak şüpheli kripto varlık hesaplarına blokaj konması yasal bir işlem olarak kabul edilmektedir.

    4. Kripto Varlık Hesaplarına Bloke Koyulmasındaki Hukuki Zorluklar

    Kripto varlıkların doğası gereği merkeziyetsiz olması, hesaplara blokaj koyulması işlemlerini karmaşık hale getirebilmektedir. Bunun başlıca sebepleri ise şunlardır:

    • Anonimlik: Kripto varlık hesaplarının anonim olması, suçluların ve yasa dışı faaliyetlerde bulunan kişilerin tespit edilmesini zorlaştırabilir olarak düşünülüyor olsa da  Kripto varlık hizmet sağlayıcıları, Kimlik Doğrulama KYC – Know Your Customer süreçleri ile hem kullanıcıların kimliğini tespitini gerçekleştirmekte hem de suç faaliyetlerini izlemekte büyük ölçüde yardımcı olmaktadır.
    • Yargı Yetkisi: Kripto varlıkların yurt dışında da işlem görmesi ve merkeziyetsiz yapısı bir ülkede yapılan blokajın başka ülkelerde geçerli olmasını engelleyebilir. İşbu hukuki açığın önlenebilmesi saikiyle uygulamada, Kripto Hizmet Sağlayıcılarına ayrıntılı taleplerde bulunulması gerekmektedir.

    5. Sonuç:

    Kripto varlık hesaplarına bloke koyulması hukuken mümkündür; ancak bu işlem yani elkoyma tedbirleri genellikle  mahkeme kararları veyahut gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise Cumhuriyet savcılarınca da verilebilmektedir. Kripto varlık hizmet sağlayıcıları da şüpheli işlemlerin tespit edilmesi durumunda, AML (Anti-Money Laundering) düzenlemeleri çerçevesinde hesaplara geçici bloke koyması mümkündür. Ancak, merkeziyetsiz doğası nedeniyle kripto varlıkların hesaplarına yönelik blokajlar genellikle teknik ve yargısal zorluklar ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu nedenle ise kripto varlıklara ilişkin daha net ve kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Nitekim; Türkiye’deki yasal çerçevenin, işbu yeni gelişen finansal araçların ve teknolojilerin gerisinde kalmaması saikiyle çok hızlı bir şekilde hukukun gelişen teknolojisi ile uyumlu hale getirilmesinin gerekmekte olduğunu düşünmekteyiz.

    Karar Örneği:

    T.C.
    İSTANBUL
    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
    19. HUKUK DAİRESİ
    DOSYA NO: 2021/1963
    KARAR NO: 2021/1628
    T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
    İ S T İ N A F K A R A R I
    İNCELENEN KARARIN

    MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
    TARİHİ: 01/03/2021
    NUMARASI: 2021/133 2021/131
    DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
    KARAR TARİHİ: 17/09/2021

    İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 01/03/2021 tarihli ve 2021/133 Esas, 2021/131 Karar sayılı dosyasında verilen karar istinaf incelemesi için dairemize tevzi edilmekle Dairemiz yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapıldı. Dosya incelendi. Talep eden vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin, kripto para alım satım işlemlerini gerçekleştirmek amacıyla kayıt olduğu ve bu doğrultuda işlem yaptığı karşı taraf … A.Ş.´nin, müvekkilinin hesabına ve hesapta bulunan ana para dahil olmak üzere toplam 508.264,89 TL´ye manipülasyon gerekçesiyle bloke koyduğunu, müvekkilinin hesapta 307.741,01 TL anaparası bulunduğunu, ayrıca kripto para birimleri cinsinden varlıkları da bulunduğunu, müvekkilinin bloke nedeniyle hiçbir alım-satım işlemi yapamadığını, davalı şirket aleyhine İstanbul CBS 2021/33682 Sor.nolu dosyasından suç duyurusunda bulunulduğunu, karşı taraf şirketin el koyduğu ana para, kar ve kripto para varlıklarının taraflarına iade edilmemesi ve işlem yapılmaması nedeniyle ciddi maddi ve manevi zararlar oluştuğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle karşı taraf şirketin hesaplarının tamamı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi Mahkemesinin 01/03/2021 tarih, 2021/133 Esas, 2021/131 Karar sayılı İhtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararı talep eden vekilince tarafından istinaf edilmiştir. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece verilen red kararının yerinde olmadığını, talep konusu ve uyuşmazlık konusunun ayrışmadığını, hukuksuz yere konulan ve devamlı önüne geçilemez bir zarar oluşturan bloke sebebiyle davalı şirketin tüm bankalarda bulunan tüm hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasını ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiş, kararı istinaf etmiştir.

    GEREKÇE: Talep, davacının davalı şirkete ait uygulama üzerinden ´´kripto para´´ alım satım işlemleri nedeniyle şirketin hesabında bulunan ve davacıya ait olduğu iddia edilen ve bloke konulan para nedeniyle şirket hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasına ilişkindir. Mahkemece karşı tarafın hesaplarının doğrudan uyuşmazlık konusu olmaması gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiği görülmüştür. Davacının istinaf sebeplerinin incelenmesinde, HMK 389 ve devamı maddelerine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. HMK 390/1 maddesine göre ise, ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, ihtiyati tedbir talebine konu ettiği davalıya ait banka hesapları tam olarak uyuşmazlık konusu olmadığı, kanunun emredici hükmü gereği davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla mahkemenin talep edenin tedbir talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Bu kapsamda somut olayda HMK´nun 389.maddesinde öngörülen ihtiyati tedbir şartları oluşmadığından davacının taleplerinin reddi kararının HMK. 390/2 ve HMK 391/1-3 maddi olay ve hukuka uygun olduğundan davacının istinaf kanun yoluna başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

    HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabii tutarak yapmış olduğu istinaf incelemesinde; İstinafa konu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b maddesi gereğince talep edenin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE, İstinaf kanun yolu başvurusu için alınması gereken harç peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, Davanın ve dosya üzerinde yapılan yargılamanın niteliği ve avukatlık asgari ücret tarifesi göz önünde bulundurularak aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulan için vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan yargılama giderlerinin kanun yoluna başvuran talep edenin üzerinde bırakılmasına, artan kısmın talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Dair; dosya üzerinde, tarafların ve vekillerin yokluğunda oy birliği ile KESİN olarak verilen karar, açıkça okundu. (17/09/2021)

    www. kriptohukukcu.com

    Kurucu Avukat Betül AKÇA

    En Çok Okunanlar

    İletişime Geçin