2021 yılı, dijital mülkiyet kavramının teknoloji tarihinde dönüm noktası niteliğinde bir örnekle yeniden tanımlandığı bir yıl oldu. O yıl, sosyal medya platformu X’in (eski adıyla Twitter) kurucusu Jack Dorsey tarafından 2006 yılında atılan ilk tweet “just setting up my twttr” non-fungible tokenyani NFTformatında açık artırmaya sunuldu ve tam 2,9 milyon ABD doları karşılığında İranlı girişimci Sina Estavi tarafından satın alındı.
Bu işlem ise yalnızca bir dijital içeriğin satışı olarak değil; aynı zamanda blokzincir teknolojisiyle güvence altına alınan dijital mülkiyetin somut bir göstergesi olarak tarihe geçti. Estavi ise NFT’ye dair mülkiyetini “Bu tweet sonsuza kadar bana ait” sözleriyle dile getirerek NFT’lerin sağladığı tekil, kalıcı ve devredilemez sahiplik haklarını kamuoyuna güçlü bir biçimde belirtmiş oldu. 2022 yılında ise Estavi’nin bu NFT’yi ikincil piyasada yeniden satışa sunması ne yazık ki piyasanın değişken doğasını gözler önüne sererek hayal kırıklığına sebebiyet vermiştir. .Zira Estavi’nin açık artırmada alınan en yüksek teklif ne yazık ki yalnızca 280 ABD Doları olmuştur. Bu olay aslında NFT’lerin hukuki statüsü, mülkiyet hakları ve ekonomik değerlemesi üzerine tartışmaları da beraberinde getirmiştir.
Peki NFT’ler aslında nedir? Hukuken bize ne anlatır?
NFT, blokzincir üzerinde yer alan ve her biri benzersiz olan dijital varlıkları temsil eden bir teknolojiden ibaettir. Sahiplik bilgileri değiştirilemez şekilde blokzincire kaydedilerek böylece dijital içeriklere yönelik bir tür “mülkiyet sertifikası” oluşturulmuş olur. Ancak önemli bir nokta vardır ki NFT satın almak, genellikle yalnızca o dijital varlığın sahipliğini belgelemekle sınırlıdır. NFT’ye konu olan eserin telif hakkı çoğu zaman bu işlemle birlikte devredilmez. Bu nedenledir li NFT sahipleri, söz konusu eseri kopyalama, çoğaltma veya ticari amaçla kullanma gibi haklara otomatik olarak sahip olmaz. Bu hakların ayrıca lisanslanması veya devri gereklidir.
Türk hukuku da dâhil olmak üzere birçok ülkede NFT’lere özgü detaylı bir mevzuat henüz bulunmamaktadır; ancak mevcut hukuki düzenlemeler çerçevesinde NFT’ler, dijital malvarlığı kapsamında değerlendirilmekte ve satışı sözleşme hukukuna tabi olmaktadır. Ne var ki NFT’nin hukuki geçerliliği, değerlemesi ve kullanım haklarının kapsamı gibi konularda halen ciddi belirsizlikler ise ne yazık ki mevcuttur. Yine de NFT’lerin en dikkat çekici yönlerinden biri fikri mülkiyet haklarıyla olan ilişkisidir. NFT’ler sayesinde dijital eserler, izinsiz çoğaltılma veya sahte olarak piyasaya sürülme riskine karşı daha korunaklı hale gelmektedir. Blokzincirin sağladığı şeffaflık sayesinde ise bir eserin kime ait olduğu ve ne zaman el değiştirdiği açık biçimde izlenebilir niteliğe bürünmektedir. Bu da mülkiyet iddialarının ispatında dijital bir delil olarak NFT’lerin önemini artırmaktadır.
Sonuç olarak, NFT’ler yalnızca teknolojik bir yenilik değil, aynı zamanda da hukuki sistemler için de yeni sınavlar ve fırsatlar anlamına gelmektedir
www.kriptohukukcu.com Kurucu Avukatı
Av. Betül AKÇA