Bell Potter adıyla faaliyet gösteren platform, forex ve kripto varlık işlemleri sunduğunu iddia etmektedir. Avustralya merkezli köklü bir finans kuruluşu olan Bell Potter markasının yarattığı kurumsal güven algısının, bu ad altında hareket eden yapılar tarafından istismar edildiği görülmektedir.
Faaliyet biçimi değerlendirildiğinde, gerçek Bell Potter Securities’e ait marka, logo ve lisans bilgilerinin benzer veya aynalanmış biçimde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Yatırımcılara, Avustralya piyasalarına erişim sağlandığı izlenimi verilmekte; ancak bu algıyı destekleyen, Türkiye’de yetkilendirilmiş bir temsilcilik ya da doğrulanabilir bir kurumsal bağ sunulmamaktadır. Bu durum, marka klonlamasına dayalı yanıltıcı bir temsil riskini ortaya koymaktadır.
Kurumsal muhataplık açısından bakıldığında, Bell Potter adıyla Türkiye’de faaliyet gösterdiği iddia edilen yapıların tescilli bir ofisi, açık adresi veya yasal tebligata elverişli bir muhatap bilgisi bulunmamaktadır. Yerel bir fiziksel varlığın ve hukuki sorumluluğun olmaması, yaşanabilecek uyuşmazlıklarda yatırımcının hak arama imkanlarını fiilen zorlaştırmaktadır. Bu durum, özellikle para çekme süreçlerinde ciddi belirsizliklere yol açmaktadır.
Fon toplama yöntemleri incelendiğinde, yatırımcılardan kurumsal hesaplar yerine Türkiye’deki şahıslara ait IBAN’lara para transferi yapılmasının talep edildiği görülmektedir. Bu tür paravan hesaplar, finansal işlemlerin izinin kaybettirilmesine elverişli bir yapı oluşturmakta ve şeffaflıktan uzak bir işleyişe işaret etmektedir. Kurumsal bir aracı kurum yapısında olağan kabul edilemeyecek bu yöntem, aldatma ve yanıltma riskini belirgin biçimde artırmaktadır.
Faaliyetlerin hukuki niteliği bakımından, platformun yatırım hizmeti sunduğunu ileri sürmesine rağmen geçerli bir lisans veya yetkilendirme bilgisi sunmadığı anlaşılmaktadır. Lisans ve denetim mekanizmalarından yoksun bir ortamda yürütülen işlemler, yatırımcıyı hukuki koruma dışında bırakmakta ve muhatapsızlık riskini derinleştirmektedir.
Mevcut veriler birlikte değerlendirildiğinde, Bell Potter adı kullanılarak yürütülen bu faaliyetlerin kurumsal temelden yoksun, şeffaf olmayan ve yatırımcı açısından aldatma ile yanıltma riski yüksek bir yapı görünümü sergilediği anlaşılmaktadır. Marka prestiji üzerinden oluşturulan güven algısı ile fon toplama yöntemleri arasındaki uyumsuzluk, hukuki ve teknik riskleri açık hale getirmektedir.
Bu tür yapılar nedeniyle ortaya çıkan mağduriyetlerde, kripto varlık transferlerinin teknik olarak izlenmesi ve sürecin hukuki açıdan doğru biçimde ele alınması büyük önem taşımaktadır. Blokzincir ve bilişim hukuku alanında uzman bir hukuk ofisinin sürece dahil olması, dijital varlık akışlarının analiz edilmesi ve hukuki başvuru yollarının etkin biçimde değerlendirilmesi açısından kritik bir gereklilik oluşturmaktadır. Teknik ve hukuki boyutların birlikte ele alındığı profesyonel bir yaklaşım, benzer vakalarda sürecin daha sağlıklı yönetilmesine katkı sağlamaktadır.


