Aslında ilk olarak Bitcoin Madenciliği (Mining) olarak başlayan bu teknoloji, blokzinciri üzerinde, özel donanım cihazları, ekran kartı vb aracılığı ile karmaşık matematik problemlerine çözmek ve bunun karşılığında onaylanan kripto varlık işlemleri karşılığı bahse konu kripto varlık ile ödüllendirilmek olarak özetleyebiliriz.
Bitcoin madenciliğinde süreç şu şekilde ilerler:
– Bitcoin bloklarının cihazların işlemci gücü kullanılarak doğrulanması
– Bitcoin bloklarının zincire eklenmesi
– Karşılığında ödül olarak Bitcoin üretilmesi ve dağıtımı süreçlerini kapsar.
Bitcoin üretimi yapan kişiler, madenci olarak isimlendirilir. Bitcoin bloğu, aslında birden fazla doğrulama ile teyitlenerek ilerler. Fakat söz konusu ödülü ilk doğrulayan madenci almaya hak kazanır. Blockchain teknolojisinin en güzel tarafı ise; blokzincir üzerinde gerçekleştirilen tüm işlemler, ilk blok itibariyle kayıt altındadır. Burada hep karıştırılan ve genelde site üzeri dolandırıcılık yapanların çokça kullandığı ‘’işlemlerin gizli olduğu’’ safsatasıdır. Burada bilinmesi gereken konu şudur: Blockchain üzerinde yapılan tüm transferler ‘’anonimdir’’ ancak tamamen gizli değildir. Ve anonim transferler KYC doğrulamasına sahipse cüzdan sahibi tespit edilebilir.
Halen madenciliği yapılan coinlerden bazıları ;
-KASPA
-BİTCOİN
– TEZOS vb..
Oyna ve kazan olarak nitelendirebileceğimiz, blok zincirlere entegre oyunlar şeklinde tanımlanabilir. Play to Earn oyunları, oyuncuların dijital ortamda oynadıkları oyunlar ile oyun içi özel eşyaları, kripto varlık veya oyun içi para birimlerini token karşılığında takas (swap) ederek gerçek paraya dönüştürme imkanına sahip olurlar. Aynı zamanda Play to Earn oyunları ile kripto varlık tokenomik dengesine de katkı da bulunma imkanı vardır. Şöyle ki; oluşturulan kripto varlık kodlarında yakım vb mekanizmalar bu oyunlar sayesinde aktif hale getirilebilir. Blokzincire entegre oyunlar sayesinde, kripto varlık tutucuları ve yatırım yapmayı düşünenler aktif şekilde proje içerisinde kalırlar. Kripto varlık ekipleri böylece oluşturdukları değerin sürdürülebilirliğini ileri taşıma fırsatı bulmuş olurlar.
PLAY TO EARN Kripto Varlıklarından Bazıları
AXS – MANA – TLM – SHRAP
Limit Emir Nedir ve Nasıl Kullanılır?
Limit emir, aslında anlık alım yapmak istemeyen; istediği fiyata geldiği zaman almak yada istediği fiyata geldiği zaman satmak niyetinde olan kripto varlık yatırımcılarının kullanmış olduğu bir yöntemdir. Özellikle bilinçli kripto varlık yatırımcıları; teknik analiz, haber takibi, bahse konu kripto varlık ile ilgili gelişmeler gibi bir çok metriği hesaba katarak buna uygun bir alım yada satım yeri belirler ve bu rakamlardan limit emir talimatı verir. Daha çok merkezi kripto borsalarında karşımıza çıkan Limit Emir kavramı, son dönemde merkeziyetsiz Dex borsalarda da kullanılmaya başlamıştır
Kripto borsalarında alım satım yapmak isteyen yatırımcıların anlık fiyat üzerinden gerçekleştirdiği emir türüdür. Kripto varlığınızı satmak istediğinizde anlık olarak verilen en yüksek market rakamı üzerinden satışınızı gerçekleştirirsiniz. Tam tersi alım yapmak istediğinizde de anlık olarak marketteki en düşük fiyat üzerinden alımınızı gerçekleştirirsiniz.
Market emir hem profesyonellerin hem de acemi diyebileceğimiz yatırımcıların sıklıkla kullandığı bir yöntemdir. Fakat hızlı fiyat hareketlerinde heyecana kapılan yatırımcıların vereceği yanlış bir talimat, almak istediği kripto varlığı daha pahalıya; satmak istediği kripto varlığı ise daha ucuza satmasıyla sonuçlanabilir. Market emir kullanan yatırımcılar işlem açarken bu nedenle daha dikkatli olmaları gerekmektedir.
Halving kelime anlamıyla yarılanma anlamına gelmektedir. Ortaya çıkarılması madencilik ile olan kripto varlıklarda blok başına düşen ödül belirli aralıklarla yarıya düşürülmekte ve her yarılanma döneminde madencilik zorlaşmaktadır. Bu durum madenciler açısından kazancı yarı yarıya azaltırken arzda ki azalma fiyat istikrarını korumayı amaçlamaktadır.
Fork terimi “çatallanma” olarak adlandırılabilir. Çatallanma ile beraber, kripto varlık bağlı olduğu mevcut blockchain ağlarında ayrı kopyalar haline dönüştürülür. Çatallanmayı tamamen bir ayrılık olarak nitelendirmek çokta doğru olmaz. Bir nevi kopyanın farklı ağlardaki sürümleri olarak adlandırabiliriz. Kripto varlıklarda çatallanma tercihinin altında birden fazla neden olabilir. Bunlardan bazıları;
Sistemde bulunan bir hatanın giderilmesi
Mevcut sistemdeki hataların düzeltilmesi
Farklı bir teknoloji entegrasyonu
Hız
Transfer ödemelerinin düşürülmesi ya da artırılması vb.
Arbitraj, aslında finansın olduğu her yerde sıkça kullanılan bir tabir olarak karşımıza çıkmaktadır. Kripto varlık tarafında arbitraj ise; bir kripto varlığın, anlık olarak piyasada satın alınıp başka bir piyasada daha yüksek bir fiyattan satılarak aradaki fiyat farkı kadar kar edilmesini sağlama eylemi olarak tanımlayabiliriz.
Kripto varlık piyasaları aşırı volatil bir piyasa görüntüsü çizen, risk iştahı yüksek piyasalardır. Bu nedenle kripto varlık yatırımcıları arbitraj ile kar elde etme konusunda oldukça dikkatli olmak zorundadır. Özellikle hem global hem yerel bazda piyasayı manipüle edecek çok sayıda kişi ve kurum bulunmaktadır. Aksi halde kar etme amacıyla acılan bir arbitraj işlemi beklenmedik zararla sonuçlanmaya gebedir.
Fud, kelime anlamı olarak “Fear, Uncertainty, and Doubt” kelimelerinin baş harflerinden oluşur ve Türkçe’de “Korku, belirsizlik ve kuşku” anlamına gelir. Kripto sektöründe, kripto varlıkların değerini düşürmek ve manipülasyon ile bilinçsiz yatırımcının elindeki varlıkları daha ucuza toplama yöntemlerinden biridir. Fakat FUD ile sadece ucuz varlık toplama amacı güdülmez. Bazen benzer teknoloji yada vaatler içeren farklı kripto varlık ekipleri yada yatırımcıları tarafından da FUD paylaşımları yapılmaktadır. Henüz global ve yerel bazda regüle edilmemiş olan kripto varlıklar ne yazık ki spekülatif fudlar ile yatırımcıyı zarar ettirebilmektedir. Fakat kripto varlıkların regüle edilmemiş olması onun bir varlık sınıfında değerlendirilmesine engel teşkil etmeyecek, haksız yere bilinçli bir şekilde zarar ettirilen yatırımcı kanuni yollara başvurma cesaretini gösterirse kayıplarının telafisine yönelik olumlu sonuçlar alabilecektir.
Sistemde bulunan bir hatanın giderilmesi
Mevcut sistemdeki hataların düzeltilmesi
Farklı bir teknoloji entegrasyonu
Hız
Transfer ödemelerinin düşürülmesi ya da artırılması vb.
NFT’nin ingilizce açılımı ‘’Non Fungible Token’’ yani “Değiştirilemeyen Token” ya da “Değişmesi mümkün olmayan para” olarak tercüme edilebilir. NFT’ler de aslında birer kripto varlık birimidir. Fakat bilinen klasik kripto varlıklardan ziyade NFT tanımına, dijital olan ya da dijitalleştirilmiş herşeyi dahil edebiliriz. Örneğin çocuğunuzun resim defterine çizmiş olduğu bir resmin dijitali, telefonunuzdaki bir fotoğraf, bir sosyal medya paylaşımı ve daha pek çoğu olabilir. NFT’yi bilinen ve ‘’kripto para’’ adıyla anılan diğer varlıklardan ayıran şey ‘’eşsizlik’’ tanımıdır. Çünkü her NFT eşsiz olarak alınır ve satılır. Tıpkı Mona Lisa tablosunun ya da kişiye ait bir tapunun sadece bir tane olması gibi. Kısaca belirtmek gerekirse NFT, bir değere sahip olan ve tahsil edilebilen dijital bir varlıktır.
Proof of work, iş kanıtı veya kısaca PoW protokolü, denial-of-service (DOS) saldırıları ve spam mesajlar gibi servislerin kötüye kullanımını önlemeyi amaçlayan bir sistemdir.
Denial-of-service (hizmet reddi), internete bağlı güçlü sunucular tarafından sağlanan bir hizmet olan hostun, geçici süreli veya süresiz olarak aksatan, bir makine veya ağ kaynaklarının asıl kullanıcılar tarafından kullanılmasını önleme amacı ile yapılan siber saldırılardır. Denial-of-service kısaltılmış ismi ile birçok insanın bildiği DoS saldırıları, bir makineye veya ağ sunucularına çok fazla gereksiz işlem isteği atarak makinenin aşırı yüklenmesi sonucu çökmesiyle oluşur. Proof-of-work (PoW), temel olarak yukarıda bahsedilen siber saldırılar gibi sistemlerin çalışmasını olumsuz yönde etkileyecek tüm siber saldırıları engellemek için tasarlanmıştır.
Peki blockchain teknolojisinde Proof Of Work’ün yeri nedir?
Bitcoin ile beraber blockchain teknolojisinde de kullanılmaya başlayan Proof of Work, ödeme sistemlerinde kripto varlıkların merkezi otorite olmadan çalışabilmesine,tutulmasına onaylanmasına imkan sağlamaktadır. Böylece protokol sayesinde Bitcoin ağına düzenlenebilecek saldırıların başarılı olabilmesi için ağdaki hesaplama gücünün en az yüzde 51’inin ele geçirilmesi gerekmektedir. Her ne kadar bu ihtimal çok düşükmüş hatta imkansız gibi değerlendirilse de 2017 yılında madencilik cihazları üreticisi Bitmain’in sahip olduğu madencilik havuzu, ağdaki işlemci gücünün %45’ine ulaşmayı başarabilmiştir. %51 oranı her ne kadar PoW protokolünün en büyük avantajı gibi gözükse de bu durumun tekelleşmeye yol açabileceği de bir gerçektir.Bu da avantajmış gibi gözüken bir handikap olarak karşımıza çıkmaktadır. Ortaya çıkış amacı merkeziyetsizlik olan Bitcoin fenomeni, şayet %51 olan işlem gücünü bir tekele kaptırırsa o zaman merkeziyetsizliğin tamamen ortadan kalkması da ihtimaller dahilindedir. Yine bir diğer handikap olarak değerlendirebileceğimiz konu ise; PROOF OF WORK protokolüne dayalı sistemler , yüksek işlem gücü gerektirmekte olup bunun içinde çok yoğun enerji kullanımına ihtiyaç duymaktadır. Bu durum hem yüksek maliyete sebep olmakta hem de iklim aktivistlerinin de radarına takılı bir konu olarak gündemi defaetle meşgul etmektedir.
POW protokolünden sonra tanıştığımız POS protokolü en başta çevre dostu bir protokoldür. Bu protokolün olmazsa olmazı NOD’ların varlığıdır. POS protokolü, sunduğu staking mekanizması ile bir kripto varlığı elinde tutan, satmayan, belirli ya da belirsiz süre sisteme kilitleyenleri ödüllendirme mekanizmasına sahiptir. POW sistemine benzer tarafı ise merkeziyetsizliği amaç edinmesi, farklı tarafı ise merkeziyetsizliği madenciler ile değil Nod’lar ve bu Nod’lara varlık kilitleyen tutucular aracılığıyla sağlamasıdır. Her ne kadar bir ağda Nod kurmak teknik bilgi ve donanım gerektirse de bir Nod’a ait staker (token kilitleyen) olmak oldukça basit bir yöntemdir. Fakat bu yöntem de önem arzeden konu, Nod’un hem güvenilirliği hem de teknik donanım anlamında yetkin biri olmasıdır. Çünkü ağ üzerindeki düğümler Nod’lar aracılığı ile çözülür ve ödüller Nod’lara oradan da stakerlara gönderilir. Şayet stakerların varlıklarını kilitlediği Nod’lar en basit örneği ile ağdaki bir güncellemeyi takip etmez ve Nod’unu güncellemeye entegre etmezse bu sefer ağ tarafından cezalandırılır ve ödül alamaz. Bu durum da Nod’a stake yapan stakerlar da aslında hak etmesi gereken stake ödüllerini alamamış olurlar.
Nod’lar üzerine direkt olarak stake yapmak yerine hacimli bir kripto borsasında stake yapmak daha mantıklı gelebilir. Çünkü bu borsalara ait Nod’lar ağa entegrasyonu anlık olarak takip edebilmektedir. Tabii burada da merkezi bir borsanın ne kadar güvenli olabileceği kafalarda soru işareti bırakabilir.
Konuyu özetlemek gerekirse; POS protokolü POW protokolüne göre daha az enerji ve daha az zahmetli bir iş olarak, hatta pasif gelir mekanizması olarak karşımıza çıkar. Yine POW’da bahsettiğimiz %51 saldırısının gerçekleşmesine karşı daha sağlam bir sistemdir. Pasif gelir cazibesine sahip çok sayıda cüzdan sahibi bir şekilde merkeziyetsizliğe hizmet etmiş olur bu da ağ güvenliğini had safhaya çıkarır.
Launchpad’ler, başlangıç aşamasındaki kripto projelerine erişim sağlar ve yatırımcıların bu projelere yatırım yapmasını kolaylaştırır. Projeler, launchpad platformu aracılığıyla belirli bir süre boyunca projenin kripto varlıklarını sunarlar. Yatırımcılar, bu kripto varlıkları satın alarak projeye destek olabilirler.
Launchpad’ler genellikle, kripto varlık satışlarına önceden kayıt olmayı gerektirir. Kripto varlık alım satım platformları, kendi ürettikleri kripto varlık birimleriyle ödeme yapılmasını talep edebilir. Böylelikle yatırımcılar, projenin kripto varlığını daha listelenmeden elde eder ve projenin ilerleyen süreçlerdeki başarısına bağlı olarak ciddi gelir elde etme potansiyeline sahip olurlar.
Launchpad’ler, yeni ve yenilikçi kripto projelerinin finansmana erişmesini kolaylaştırırken, yatırımcılara erken aşamadaki projelere yatırım yapma fırsatı sunmaktadır.
Tabi bu konuda da dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var. Her ne kadar Launchpad platformları, bünyelerinde satışa sunacakları projeler için gerekli araştırmaları yapmış olsalarda yada bu araştırmaları yaptıklarını iddia etseler de, satışa çıkacak proje ekibinden kaynaklı yada Launchpad-Proje ekibi anlaşmalı yöntemlerle katılımcılar mağdur edilebilmekte, dolandırılabilmektedir. Her ne kadar mağdurlar bu konular da zararı kabullenseler de hukuki bir soruşturma ile kayıplarını kurtarabilecekleri gibi ilgililerin de cezalandırılmasında yargıya katkı sunabilecektir.
Kripto varlıkla ilgili hukuki sorununuz varsa veya yatırım tavsiyesi içermeyen teknik bilgi almak istiyorsanız iletşime geçin