Kişilerin yüzleri, mimikleri veyahut sesleri taklit edilerek dijital bir sahte yüz oluşturulmasına “Deepfake Teknolojisi” denilmektedir. Deepfake teknolojisi, genellikle bir dizi fotoğraf veya video kliplerden elde edilen verilerin kullanılması ile yapay bir sinir ağı (neural network) eğitilir. Eğitilen bu sinir ağı, kişinin yüzünün veya sesinin farklı yönlerini öğrenir ve bu bilgileri kullanarak yeni ve genellikle fark edilmesi mümkün olmayacak profesyonellikte gerçekçi videolar oluşturur. Eminiz ki son günlerde bu kavramı sıkça duymuşsunuzdur. Ki Tom Hanks, Jimmy Donoldson, Elon Musk… vb gibi ünlü isimlerin yaşadığı mağduriyetten ötürü deepfake teknolojisi gündemi işgal eden ve bir o kadar endişe uyandıran bir kavram halini aldı.
Dolandırıcılar da gelişen deepfake teknolojisine kifayetsiz kalmayarak, bu teknolojiyi yaygın bir şekilde maalesef ki dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanır oldular. Günümüzde deepfake teknoloji; dolandırıcılık, şantaj ve endüstriyel casusluk gibi nice suçlarda işletme ve bireyleri hedef almaktadır. Dolandırıcılar, deepfake teknolojisi ile birlikte mağdurlara yalnızca maddi mağduriyet yaşatmakla kalmayıp; itibar suikastı ve dahası politik tartışmaların odağını oluşturur oldular. Bu nedenledir ki deepfake teknoloji; genellikle politik propaganda, sahte ve yanıltıcı haberlerin yayılması veyahut kişisel saldırılarda potansiyel bir araç olarak kullanılmasından ötürü kurum, finans kuruluş, ünlü, siyasi figür ve hatta sıradan insanlar için ciddi endişe, tehdit ve korkulara yol açmaktadır.
Dolandırıcılık faaliyetinde deepfake teknolojisi nasıl kullanıldığını anlatabilmek amacıyla Hong Kong’da yaşanan bir dolandırıcılık faaliyetinden kısaca bahsetmek isteriz. Hong Kong’da dolandırıcılar deepfake teknolojisini kullanarak ilgili şirketin CFO’sunu taklit edilmesi ile birlikte; şirketten tam tamına 25 milyon dolarını çaldılar. İlgili şirketin çalışanına, şirketin finans müdüründen bir hesaba 25 milyon dolar aktarılması talimatı verildi. Bu mailin dolandırıcılık olabileceğinden şüphelenen şirket çalışanı, talimatı veren müdürü ile video konferans görüşme talebinde bulundu. Konferansta finans müdürünü ve iş arkadaşlarını gören çalışan ise parayı istenilen hesaba aktardı. Konferansa katılan finans müdürü ve diğer çalışanların görüntüsünün Deepfake teknolojisi ile dolandırıcılar tarafından oluşturulduğu, transferin gerçekleşmesinin hemen sonrasında fark edilmiştir.
Durumun mahiyetini ortaya koymak adına bir acı örnek daha vermek gerekirse; yine çok yakın bir vakitte siber suçlular bir ses deepfake teknolojisini kullanarak Birleşik Arap Emirliği’ndeki bir banka müdürünü ikna edebilmeyi ve bankadan 35 milyon dolar çalabilmeyi başarmışlardır.
Bu denli birçok çeşitli piyasada derin izler bırakan ve maddi kayıplar yaşatan deepfake saldırıları, kripto yatırımcıları da tehdit eder niteliktedir. Zira borsanın müşteri doğrulama süreçlerini atlatmaya çalışmak için deepfake teknolojisini kullanan dolandırıcılarda gözle görülür ciddi bir artış yaşanmaktadır. Üstüne üstlük teknoloji araçlarının başvuru sahibinin insan olup olmadığını kontrol etmek için tasarlanmış sesli talimatlara dahi doğru yanıt verebilecek ve bunu ise gerçek zamanlı olarak yapabilecek kadar geliştiğini söyleyebiliriz. Gelişmiş teknolojinin endişe yaratan ve korkutan yüzü olan deepfake teknolojisi, her geçen gün de gelişmeye daha da devam etmesi ile birlikte; dikkatli olunması gereken çok önemli bir konu niteliği taşımaktadır. Ticari e-postaların ele geçirilmesinde de bir yöntem olarak bu teknoloji kullanılmaktadır.
Binance yetkilileri ve diğer teknoloji liderleri, kullanıcılarını endişelendiren ve hızlı gelişim sergileyen deepfake teknolojisine karşı yatırımcılarının dikkati olmaları hususunda uyardı. Zira bu olgunun görmezden gelinmesi hali, kişiler için ciddi maddi ve manevi kayıplara sebebiyet verebilir niteliktedir.
Deepfake teknolojisinin potansiyel kötüye kullanımı nedeni ile bu teknoloji üzerindeki düzenlemeler ve kontrol mekanizmaları üzerine tartışmalar sürmekte ve hukuki bağlamda da belirsizlikler hâlâ hakimdir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda incelendiği üzere deepfake teknolojisine yönelik kendine özgü ve özel bir düzenleme bulunmadığı görülmektedir. Ancak deepfake teknolojisinin suç konusu oluşturan ses ve görüntüler kişisel verilerden ibarettir. Bu bağlamda ise öncelikle kişisel verileri ele geçirme veya yayma suçu oluşturmakta olduğunu, sonrasında ise teknolojinin kullanım şekline göre; özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı, genel ahlâka ve aile düzenine karşı, şeref ve haysiyete karşı, bilişim sistemine karşı veyahut malvarlığına karşı suçlar gibi kategorize edilen suçları meydana getirmektedir.